Eski liman (1950)
Şimdiki Pier’in yan tarafındaydı. Tam da İstanbul'a Kadeş Vapuru’yla gittiğimiz
yıl. 11 yaşımda ilkokul beşe geçtiğim yılın sömestrinde. Ali Galip Firması
kaliteli çukulata işine başlayacaktı. Babamın Giritli olduğunu biliyorlar. Çikolata
sanayi de Rumların elinde. Gidip fikir alır, ara konuşmalarından da bir şeyler
öğrenir diye göndermiştiler. Oradayken babam bizi de çağırdı. Kalacağımız ev, o
zamanlar Fındıkzade’de oturan kuzenim Nergiz ablanın eviydi. Babam işleri
arasında bizleri de İstanbul’da gezdirdi. Hatırladıklarım; Eyüp Sultan’a
gittiğimiz, Kapalı Çarşı... Bir yokuştan tırmandığımızı hatırlıyorum. Acaba
Cağaloğlu muydu?
O zamanlar henüz o
geniş caddeler açılmamıştı. Yürüyerek Aksaray’da dolaştığım da hayal meyal
zihnimde.
Babamın iş seyahati
işe yaradı mı bilmiyorum ama çok uğraşsalar da kaliteli Al-Ga çukulatasını yıllar
sonra başardılar.
Babam bizi önden
İzmir’e gönderdi çünkü kardeşim Senay ilkokula yazılacaktı.
Sonradan rahmetli
eşimle de birkaç kez İstanbul’a gittik. Değişikliği gözledim. Şimdi gitsem
iyice saşırırım.
Dizilerde görüyoruz,
bazı semtler nasıl betonlaşmış. Değişim kaçınılmaz ama çocukluğumuzun o güzel
dokusunu da özlüyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder