13 Mayıs 2021 Perşembe

ÇOCUKLUĞUMUZUN BAYRAMLARI – Gülay Perşembe

80 yaşında da çocukluğunun bayramlarını anmak...

Bayramın birinci günü rahmetli babam namazdan eve dönmezdi. Şekerciler bayramda da açık olur. Arkadaşlarıyla günleri paylaşır, nedense ilk günü kendisine ayırırdı.



Duyardım dayılarımın namazdan sonra Girit böreği alıp evlerine gittiklerini (Yeni evlenen damatlar da ertesi günü Girit böreği alıp kızın anne babasının evine uğrarlardı.) Bizler de giyinip kuşanıp Kestelli’de dede evine giderdik. Ev şenlenirdi. Büyük teyzem, eniştem ile Menemen’den gelirler, dayılar, kuzenler bir şenlik ki sormaya görün.



Yeni giysilerimizle birbirimize bakışırdık. Mevsimine göre; basma, keten, yünlü pazen... Bir yıl Memetali dayım kızına ve teyzemin kızına yanar döner taftalardan almış bayramda dikmeleri için. Halime teyzem “Ablamın kızlarına da yaptıralım” demiş. O bayramın yanar döner tafta elbiselerini çok sevmiştik. Her birimiz pırıltılı o giysilerle dolanıp durduk.



Akşamüstü işten gelen babam da dedeme uğrar bayramlaşır sonra evimize dönerdik. Oradan amcama giderdik. Rahmetli amcam babamdan 25 yaş büyüktü. Biz onu büyükbaba yerine koymuştuk.

1897 yılında yetişkin olarak ailesiyle Giritten gelmişti. (Babam 1900 yılında Türkiye’de doğmuş.) Halam da yetişkin gelmiş . Onun için baba tarafı kuzenlerim yaşça bizden büyük oldukları için, biz onların çocuklarıyla çağdaşız.



Bayramın ikinci günü bize ziyaretler olurdu. Üçüncü gün de babamın bolca olan ve yaşça büyük olan kuzenlerini dolaşırdık, hatta Tepecik’te olana bile yürüyerek giderdik.



Amcamlar, Namazgah bayram yerine yakın otururlardı. Biz de Bayram yerine uğrar 8-10 kişilik salıncaklara biner, daha birçok eğlenceliklerle gönlümüzü hoş ederdik. O meydan gözümüze kocaman gözükürdü. (Sonradan gittiğimde küçük göründü.)

Çocuklarımın küçüklüklerinde de her birine bayramlıklarını dikerdim. Torunlarıma da diktim. Onların bayram hatıralarını da onlar anlatsın. Nice ziyareti bol bayramlara...

(Fotoğraf: Neslihan Perşembe Kulakoğlu)

 

 

2 Mayıs 2021 Pazar

ESKİ LİMAN – Gülay Perşembe

 


Eski liman (1950) Şimdiki Pier’in yan tarafındaydı. Tam da İstanbul'a Kadeş Vapuru’yla gittiğimiz yıl. 11 yaşımda ilkokul beşe geçtiğim yılın sömestrinde. Ali Galip Firması kaliteli çukulata işine başlayacaktı. Babamın Giritli olduğunu biliyorlar. Çikolata sanayi de Rumların elinde. Gidip fikir alır, ara konuşmalarından da bir şeyler öğrenir diye göndermiştiler. Oradayken babam bizi de çağırdı. Kalacağımız ev, o zamanlar Fındıkzade’de oturan kuzenim Nergiz ablanın eviydi. Babam işleri arasında bizleri de İstanbul’da gezdirdi. Hatırladıklarım; Eyüp Sultan’a gittiğimiz, Kapalı Çarşı... Bir yokuştan tırmandığımızı hatırlıyorum. Acaba Cağaloğlu muydu?

O zamanlar henüz o geniş caddeler açılmamıştı. Yürüyerek Aksaray’da dolaştığım da hayal meyal zihnimde.

Babamın iş seyahati işe yaradı mı bilmiyorum ama çok uğraşsalar da kaliteli Al-Ga çukulatasını yıllar sonra başardılar.

Babam bizi önden İzmir’e gönderdi çünkü kardeşim Senay ilkokula yazılacaktı.

Sonradan rahmetli eşimle de birkaç kez İstanbul’a gittik. Değişikliği gözledim. Şimdi gitsem iyice saşırırım.

Dizilerde görüyoruz, bazı semtler nasıl betonlaşmış. Değişim kaçınılmaz ama çocukluğumuzun o güzel dokusunu da özlüyoruz.

KARDEŞLİK HAFTASI (28 Nisan-4 Mayıs) – Gülay Perşembe

 Kardeşçe çalışmak, kardeşçe paylaşmak ve kardeşçe mutlu olmak...

Bunları yapmak için mutlaka kan bağıyla kardeş olmak gerekli mi? Hiç değil, hep birlikte, kardeşçe mutlu yaşayabileceğimiz bir dünya diliyorum.

HAZERAN İSKEMLE – Gülay Perşembe

 


Hazeran iskemle. Bir de işlemişler. Bu kaplama desenini ne zaman görsem, çocukluğumda gittiğimiz bazı akraba evlerini hatırlarım. Bir de Kestelli Caddesi’nde dede evi komşusu Paşa hanım teyzeyi. Paşa dedim de askeriyeden emekli zannetmeyin. Eskiden Paşa (General) zevcelerine Paşa hanım derdik nedense. Misafirliğine gittiğimizde (bu ara o ev şimdi birkaç katlı bir otel, İkiçeşmelik’ten Kestelli’ye girerken sağ başta) böyle hazeran koltuk takımı bizi ağırlardı. Hele o sallanan koltuğa bayılırdım. Ve iç avlusundaki fıskiyeli havuzuna. Büyüklerimizi ağırlarken biz çocuklar da çakıl taşlı desenli avluda oynardık. Ruhları şad olsun cümle ölmüşlerimizin....

ÜÇ YAZ İKİ KIŞ RAMAZANI-Gülay Perşembe

 


Üç yaz, iki kış ramazanı geçirdim. (Tabii birçok da bahar ramazanı.)

İlk yaz ramazanı çocukken 40'lı-50'li yıllar. Anılarımda kalan hasır serilmiş bahçesinde teravih namazı kıldığımız Namazgah Patlıcanlı Camii.

İkinci yaz ramazanı 70'li-80'li yıllar Urla İskelesi'nde yazlığımızda geçen ve çok sıcak olan havadan kadın kadına denize bile girdiğimiz.

Ve üçüncü yaz ramazanını yaşlılığımda bitirirken artık takatımızın kalmadığı üzüntüsü. Başka türlü telafisinin  de kişilere faydası olduğu inancıyla... Hayırlı Ramazanlar cümlemize...

(Fotoğraf: Neslihan Perşembe Kulakoğlu)

TERBİYELİ KÖFTELİ KEREVİZ - Gülay Perşembe

 


(Kuzenim Sevinç tavsiyesiyle)

Terbiyeli köfte ve terbiyeli kereviz kökü bileşimi, ikisi de terbiyeli yapıldığı için birbirlerine yakıştı. Çocukluğumda annem daima kuzu etiyle yapardı. Ve Giritlilikten ot merakından olacak, küçük köklü ve yaprağı bol ağırlıklı kereviz alınırdı. Ben pek kerevizi sevmezdim, biraz kök ve etleriyle idare ederdim. Rahmetli babam, şekerciler içinden, öğle yemeğine Namazgah Yokuşu'nu tırmanıp eve gelirken, Havra Sokağı'ndan bu küçük köklü kerevizleri de getirirdi. Bizler şimdi kerevizi birçok değişik türde kullanıyoruz. Hatta çiğ rendeleyip yoğurt salatası yapıyoruz. Eğer etin yoksa böyle köfteli yapmak, kıymalı yapmaktan daha güzel.

Üç kök kerevizi soydum, 150 gr kıymaya tuz, karabiber ve çiğ pirinci, sarısını terbiyeye ayırdığım yumurta akını katıp yoğurdum (ben bir kaşık galeta unu da koyarım). Küçük köfteleri ve bir küçük soğanı tereyağı ile zeytin yağı karışımında kavurup kerevizler ve suyunu kattım. Tuzunu da verince bir güzel pişti. İndireceğime yakın yumurta sarısı bir kaşık un ve bir limonla yaptığım terbiyesini de katıp tamamladım.

Afiyet olsun.

OKUMAYA DÜŞÜNMEYE ÜRETMEYE – Gülay Perşembe

      Sinema kanallarında yine karşıma "Nadide Hayat" filmi çıktı ve dalıp gittim. Kardeşim soruyor "Kaçıncı izleyişin?"...