6 Ağustos 2022 Cumartesi

KERVAN KÖPRÜSÜNDEN GEÇERKEN ÇOCUKLUĞUM – Gülay Perşembe

Meles Çayı üzerinde Tepecik başlarken yolları birleştiren bir köprücük; Kervan Köprüsü. Çocukluğumda, yetişme çağımda, babamla evimizden kıvrıla kıvrıla sokakları arşınlayarak bu köprüden geçer, Tepecik Pazarı’na giderdik. Az mesafe yok  ama eskilerde ne çok yürürmüşüz... (Babam öğlenleri ta şekerciler içinden gelip Namazgah Yokuşu’nu da çıkıp yemeğe gelirdi.) E pazara gitmişken Büyük Sinema’ya da uğranır, filmi izler, nevalemizi de alır dönerdik. Bir zamanlar Meles Çayı dericilerin artıklarından çok pis kokardı. Şimdi pek suyu olmasa da (Zannımca kaynakları evlerin dolmasından azaldı.) temiz ve pis kokusu giderildi. Yapılan viyadüklerin gölgesinde kalan, bir zamanlar üzerinden geçen deve kervanlarından adını alan Kervan Köprüsü bakın bana neler anımsattı...

 

31 Temmuz 2022 Pazar

ESKİ MİSAFİR ODALARI GALERİ GİBİYDİ – Gülay Perşembe


 

Eskiden, özellikle misafir odalarının duvarları adeta galeri gibiydi. İşlemeli panolarda öğüt verici sözler ve çiçek motifleri, bazen de fotoğraf oturtacak kısımlarıyla hazırlanırdı. Ve aile fotoğrafları.... Çocukların, torunların, yeğenlerin fotoğrafları da çerçeveletilip asılırdı. Çantaya çevirttiğim bu pano da, annemin o güzel nakışıyla, kenarlarında yeşil kadife paspartusuyla iki adet duvarımıza asılıydı. Paspartusu eskidi diye bozup çanta yaptırmıştım. Pişmanım. Yeniden asıp moda yaratabilirdim!

BİR AİLE FOTOĞRAFININ ANIMSATTIKLARI; ÖDEMİŞ BİRGİ – Gülay Perşembe

 


  Amatörce çekilmiş bir çekirdek aile fotoğrafı... Annem babam kardeşimle... Arkasındaki not;1962 Ödemiş. O gezimizde esas gaye Ödemiş Birgi’ye gitmekti. Birgivi hazretlerini ziyaret edip adak adamak. Rahmetli Hamit dayımın aileden toplayabildiklerini kamyonete bindirip getirdiği ziyaret. Orada kurban kesilip yenildiğini hatırlıyorum. Babam da kömür ocağını sırf çay demlemek için taşırdı. Hatta dönüşte güzel bir manzara görüntüsünü yakaladığımızda mola vermiştik. Yengemin abisi Sait abi “Burada ne güzel çay içilir!” dediğinde hiç üşenmeyen babam ateşi yakıp çay demlemişti. 

Ziyaret edilen Birgivi hazretleri 27 Mart 1523’Balıkesir de doğmuş. Babasından aldığı eğitimden sonra İstanbul’da Haseki Medresesi’nde eğitim alıp müderris olmuş. Ömrünün geri kalanında Birgi'de talebe yetiştirip halkı irşad edip eserler yazmış ve 'Birgivi' lakabıyla anılmış. İnsanımız Allah'a duada, illaki araya bir insanoğlunu koymayı seviyor. Aklı başında bir insan ancak saygısından ziyaret eder böyle ilim, irfan sahibi kişileri. 

Yazımı dört asır önce söylenmiş ve her asırda geçerli 'Birgivi'sözleriyle bitireyim: "Öyle bir zamanda bulunuyoruz ki, cehalet meşhur, ilim ise sözü edilmeye değmez olmuştur. Bazı kimseler hurefaları ve dinin yasakladığı şeyleri Allah'a yaklaşmanın en yüce yollarından sayıyor. İlmi zayıf bazı kişiler, insanları ibadet kılığına büründürülmüş yaygın bidatlara teşvik ediyorlar. Bu durum insanların kendisinden gafil bulunduğu bir musibettir.” Ne demeli “Tarih tekerrürden ibarettir." boşuna denilmemiş. Akıllansaydık tekerrür eder miydi?

 


OKUMAYA DÜŞÜNMEYE ÜRETMEYE – Gülay Perşembe

      Sinema kanallarında yine karşıma "Nadide Hayat" filmi çıktı ve dalıp gittim. Kardeşim soruyor "Kaçıncı izleyişin?"...