50’lerden bu fotoğrafı görünce anılarım debreşti. 50’li 60’lı yıllarda diktiğimiz gelinlikler genellikle uzun kollu olurdu, iç sateni straplez olsa da. Hem de el üzerine kol sivrilirdi. Enstitü Tekamül (Olgunlaşma) Atölyesi’nde nice gelinlik diktim. Akraba kızlarına da. Hep bir toplanır, elebaşı ben biçer, prova yapar hep birlikte kolaylardık. Bazılarının sadece beden kısmı o güzel Fransız dantelleriyle kaplanırdı. Bütçeye göre eteğe de kullanan olurdu. En güzel kumaşlar da daha ziyade Hasan İkbal Mağazası’ndan alınırdı. Dantelinin motifinin üzerine boncuklarla işlenirdi. Biçilen günde kayınvalideler üzerine para atar, biz öğrencilere bir pastane parası çıkardı. Kuzenim Ferah’cığımın gelinliğini keserken kayınvalidesinin (kendisi Kilis kökenlidir ) zılgıt çekişini unutmuyorum. Kendi saten düşes gelinliğime de az bir dantel kumaş aldırıp önüne aplike yapıp boncuklarla işlemiştim. 50 küsur yılda kimseye vermemiştim. Çünkü yıkayınca uzun boncukları kararmıştı. Şakadan çıkarıp Neslihan’a giydirince çok beğendi, vücuduna da uyunca (E biz de gençliğimizde böyle kütük beden değildik), uzun boncukları değiştirip kollarını kısaltıp bir de arkadan dekolteyi açtık, ne demekse modernleştirdik ve kızıma nikahında giydirdik. Onca akraba arkadaş dostlardan uzak bir nikah oldu, sadece anne baba, kardeşler ve çocukları. Ah! Corona! Allah nerde varsa mesut etsin, bu derdi de dünyamızdan def etsin. Amin.